Nobel Ödülü'yle ilgili yapılan açıklamada, "Her ikisi de bu tarz savaş suçlarına dikkat çekilmesine ve bunlarla mücadele edilmesine odaklanan çabalara önemli katkılar yaptı... İkisi de kendi yöntemleriyle savaş zamanlarındaki cinsel şiddetin daha çok görünür kılınması ve bunu yapanların da yaptıklarından sorumlu tutulması için mücadele etti" denildi.
1955 yılında doğan Mukwege, Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin doğusunda bulunan Bukavu kentindeki Panzi Hastanesini kurdu. Bu hastanede, toplu tecavüze uğrayan kadınların tedavisi yapılıyor.
''Mucize Doktor'' olarak bilinen Mukwege, kısa bir süre önce düzenlenen bir ödül töreninde yaptığı açıklamada, "Tüm kurbanlar çok vahşi şekilde tecavüze uğramış halde geliyor. Hastaneye ulaşabilecek kadar hayatta kalabinelerde olağanüstü fiziksel ve psikolojik yıkım olduğu görülüyor. Gelenlerin büyük bir bölümünün jenital bölgelerinde kurşun ya da sivri cisimlerle yaralanmalar mevcut oluyor. Bu, bu bölgenin tarihinde görülmemiş düzeyde bir vahşilik" demişti.
25 yaşındaki insan hakları savunucusu Nadia Murad da, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) tarafından kaçırılan ve esir kaldığı süre boyunca seks kölesi olarak cinsel ve fiziksel şiddete maruz kalmış binlerce Ezidi kadından biri.
Murad, 2016 yılında kendisi gibi IŞİD'in elinden kurtulan insan hakları savunucusu Lamiya Başar ile birlikte Avrupa Parlamentosu (AP) Sakharov Düşünce Özgürlüğü Ödülü'nü kazanmış, aynı yıl BM İyi Niyet Elçisi seçilmişti.
05.10.2018 13:05:00