Destar Tiyatro sezonu, içinde kadınların dolaştığı; kadın diliyle, ağıdıyla, öyküleriyle, feryadıyla, isyanıyla anlatılan bir masalla açtı. Destar Tiyatro'nun Mîrza Metin tasarımıyla geçen sezon başlattığı 'Dil Oyunları' projesinin sonuncusu olan bir masalla. (Proje, İrfan Güler ve Pepa Baamonde'nin Türkçeye çevirdikleri, Galisyalı yazar Sèchu Sende'nin 'Rüyalarımda Bile Dilimi Kaybetmeyeceğim' adlı öykü kitabından hareketle yaratılmıştı.)
Anadilimizin nefesimizde dolaştığını, dil yoksa nasıl da lâl olunduğunu, esaretin dili öldürdüğünü, dilin peşinde fersah fersah yol kat edilebileceğini, dil yoksa hakikatin de olmayacağını, hayatın 'tek dilde' değil, ancak 'el ele dansa, halaya durmuş bütün dillerde' var olabildiğini anlatan bir masal bu. Koparılıp yok edilen eski yaşamın yerine yeni yaşamı kurmaya çalışan bir halka dair bir masal... "Çok olmak eksik olmak değil, tek olmak eksik olmaktır" diyen bir masal, Pelin Temur'un yazdığı.
Her masal gibi başlıyor Dil Kuşu; "Zamanın behrinde, memleketin birinde bir kız yaşarmış. Adını derdim ya, adı masalın içinde saklıdır. Bu kız ne güzelmiş ne çirkin. Ne bir fukaranın kızıymış ne padişahın."
"Sesle ve dille derdi büyük bir dünyanın içinden anlatılan" masalı sahne de canlandıranTülin Özen şunları söyledi;
Sahne de, tek başımayım. Hem tek tek kadınları ve adamları, iyileri ve kötüleri, anlatıcısı... Bazen yaşlı bir nine, bazen ninesinin dilsizliğine şifa olmak üzere yollara düşmüş küçük, yalnız bir kız çocuğu olarak sahnedeyim. Ama seyirciler var. Onlarla oynuyorum. Bu masalı anlatmaktaki tek isteğim onların da kendi dinledikleri masalları hatırlamaları ve birgün kendi masallarını anlatabilmeleri. Çünkü masal; masal anlatma, masalın anlattığı diyarlara gitme, oralarda yaşama isteği uyandıran bir şey. Biz çocukken öyle dinledik, öyle korktuk, öyle sevindik. Bunu yaratmak istiyorum. Anlattığım masalın, hepimizi savunmalarımızdan kurtulup insan olduğumuz, saf olduğumuz yere götürebileceğini düşünüyorum. İsteğim onları oraya götürmek. Hiç korkmadan, çok rahat oynuyorum. Çünkü söylediğim şeylerin arkasında durabiliyorum. Bu da bana güç veriyor. Onun avantajını yaşıyorumdur umarım. Zaten oyunculuğu da buradan yapmak gerekiyor. Marifet göstermek değil mesele yani. Tabii ki o şov kısmı da isteniyor. Anlıyorum bunu. Ama bence artık en ihtiyacımız olan şey bizi daha kendi düşüncelerimize, gece yatakta tek başımıza kaldığımızda hissettiklerimize götürebilen, yalnız olmadığımızı düşündüren şeyler. Ben de açıkçası böyle şeylere ihtiyaç duyuyorum yanımdaki insanlardan. Şu anda da bunu yapmak istiyorum. O anlamda çok rahat ettiğim bir yerdeyim.
22.10.2015 10:03:18