Kadınların en büyük korkulu rüyası, 30 yaşından sonra yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlayan kırışıklıklardır. Özellikle vücudumuzun en hassas bölgesi olan göz çevresi, yorgunluk, yaşlılık, hastalık gibi belirtileri kolaylıkla belli eder. Bu yüzden de göz çevresi bakımının cilt bakımından ayrı ve özel bir yeri bulunuyor.
"Kaz ayağı" olarak adlandırılan göz çevresi kırışıklıkları sadece yaşımızı ele vermekle kalmıyor, bazılarımızın oldukları yaştan daha da büyük görünmesine neden oluyor. Göz çevresindeki kırışıklıklara veda etmek için ise mucizeyi estetikten beklemeyin. Biraz bakım, biraz beslenme ve tabii ki göz bakımı ile göz çevresi kırışıklıklarını geçmişte bırakıp yeniden doğmuşçasına bebeksi bir görünüme kavuşun.
Farkında olmadan yaptığımız pek çok hata göz çevremizin olduğundan daha erken yaşlanmasına ve yıpranmasına sebep oluyor. Gözlerimizi kırptığımızda ortaya çıkan kaz ayakları, gözaltlarımızda meydana gelen torbalanmalar ve morluklar bir an önce önlem almamız gerektiğinin sinyallerini veriyor bize. Göz çevresini istenilen canlılığa kavuşturmanın ilk adımı ise cildimizi temiz tutmaktan geçiyor. Güzellik Merkezleri uzmanları, göz çevresinin her gün uygun temizleme ürünleriyle içten dışa doğru hafif daireler çizerek temizlenmesini ve sonrasında ise duru suyla yüzün yıkanmasını öneriyor. Bununla birlikte özellikle yaz aylarında zararlı güneş ışınlarından gözlerimizi korumamız gerekiyor. Bu yüzden dışarıya çıkarken mutlaka güneş gözlüğü takmalıyız.
Daha genç bakışlar için bol su doğru nemlendirme!
Gözlerinizin özgüvenle parlamasını sağlamak için bol su tüketimine de ayrı önem vermek gerekiyor. Az su içmek cildin kurumasına sebep oluyor ve kuruluk da doğal olarak gözaltlarını etkiliyor. Göz çevrenizi ve cildinizi daha sağlıklı bir görüntüye kavuşturmak için günde ortalama 2-2,5 litre su tüketmeyi ihmal etmemeliyiz. Bununla birlikte göz çevresindeki doğal yağlanma çok az olduğundan, korumalı göz kremlerini tercih etmeliyiz.
